Lidyalılar (Ahamenişler tarafından Sparda olarak bilinir, Eski Persçivi yazısı𐎿𐎱𐎼𐎭) Anadolu grubunun ayırt edici Hint-AvrupaLidya dilini konuşan, batı Anadolu bölgesindeki Lidya'da yaşayan Anadolu kökenli bir halktı. Dilleri, Hitit dili ile benzerlik gösterir.
Lidyalılar, Frigyalıların yıkılmasından sonra Kral Giges zamanında bağımsız bir devlet kurdular (MÖ 687). Lidyalıların başkenti, dönemin en büyük ve zengin kentlerinden olan Salihli yakınlarındaki Sardes (Sard)'dır. Giges, devletin sınırlarını genişletti.
Doğu sınırları Kızılırmak ırmağına kadar uzandı. Kimmerlere karşı Asurlularla iş birliği yapmışlar ve bunun sonucunda Kral Yolu Asur'a kadar uzanmıştır. Kral Alyattes zamanında Medlerle savaş yapıldı. MÖ 585 yılında barış yapılarak, Kızılırmak iki devlet arasında sınır oldu.
Son kralları Krezüs dönemi Lidya'nın en parlak zamanı oldu. Başkentleri Sard aynı zamanda dönemin kültür ve sanat merkeziydi. Ancak bu durum uzun sürmedi. Adalar (Ege) Denizi'ne çıkmak istemeyen Pers Kralı Kiros, Mısır'la ittifak yapan Lidya Kralı Krezus'u yenerek Lidya Krallığı'na son verdi (MÖ 546).
Lidyalılar Özellikleri
M.Ö. 687 ile M. Ö. 580 yılları arası Batı Anadolu’da büyük bir devlet kurmuş olan Lidyalılar özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
Hint – Avrupa kökenli bir kavim olan Lidyalılar, doğudan göç ederek Batı Anadolu coğrafyasına yerleşmişlerdir.
Kullanmış oldukları dil Hitit diliyle büyük benzerlikler göstermektedir.
Devlet yönetiminde kralların yanında bölgenin ileri gelen aristokratları ile tüccarlar da etkin bir rol almıştır.
Doğal kaynaklar açısından zengin ve verimli topraklar olan Gediz ile Menderes nehirleri arasında yaşamışlardır.
Altın, gümüş ve mermer açısından zengin kaynaklara sahip olmuşlardır.
İklimin uygun olması, temel tarım ürünlerinin yetiştirilmesine olanak sağlamıştır.
Lidya başkenti olan Sardes’ten, bir Asur kenti olan Ninova’ya kadar ulaşan Kral Yolu’nu kurmuşlar ve bu şekilde doğu – batı ticaretini geliştirmişlerdir.
Düzenli ordular kurmak yerine paralı askerlerden oluşan bir ordu kurmuşlardır.
Lidyalıların kullanmış oldukları alfabe, giyim tarzları ve askeri teçhizatta Yunan etkisi görülmektedir.
Halıcılık, tekstil ve kabartma öne çıkan Lidya sanatları arasındadır.
Sahip oldukları dini inançta hem Anadolu’nun kadim kültü olan Kybele’nin hem de Yunan mitolojisinin etkisi görülmektedir.
Bölgenin ılıman iklim sayesinde oluşan geniş otlaklar, Lidya’da küçükbaş hayvancılığın gelişmesine olanak sağlamıştır. Ayrıca bu otlaklarda beslenen atlar, döneminin en hızlı ve en güçlü atları olarak Anadolu’da dikkat çekmektedi
Lidya Kralı Krezüs çiftçilerden vergi alırken. (1629'da Claude Vignon tarafından yapılan resim.)
Anadolu'nun batısında Gediz ve Küçük Menderes ile Büyük Menderes Irmağı arasında kalan bölgeye Antik çağdaLidya, bu topraklarda yaşayanlara da Lidyalılar denilmiştir. Hint-Avrupa kökenli bir kavim olan ve doğudan Anadolu'ya gelen Lidyalılar önce Hititler'in daha sonra da Frigler'in egemenliği altında yaşadılar.
Dil tarafından tanımlanan ve MÖ 2. bin yıla kadar uzanan kökenleri hakkında ortaya atılan sorular, dil tarihçileri ve arkeologlar tarafından tartışma konusudur.]Strabo'nun zamanında (MÖ 1. yüzyıl) onun tarafından tutulan kayıtlar arasında son kez doğrulanmış kayıtlara göre, güneybatı Anadolu Kibyra'da en son Orta Çağ'dan kısa bir süre öncesine kadar ayrı bir Lidya kültürü varlığını sürdürmüştür.
Lidya başkenti "Sfard" veya Sardes idi. Geç Tunç Çağı'na kadar izlenebilen üç hanedanlığı kapsayan kaydedilmiş tarih devletleri, gücünün ve başarılarının zirvesine, Lidya'nın kuzey doğusunda yer alan komşu Frigya gücünün çöküşüne denk gelen bir zamanda, MÖ 7. ve 6. yüzyıllarda ulaştı.
Lidyalılar, tarihte birçok önemli icadı gerçekleştirmişlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır:
Para: Lidyalılar, dünya tarihinde ilk defa para kullanımını başlatmışlardır. Para, Lidyalılar tarafından MÖ 7. yüzyılda icat edilmiş ve daha sonra dünyanın farklı bölgelerine yayılmıştır. Lidyalılar, para basımı konusunda önemli gelişmeler sağlamış ve para basımında kullanılan teknikleri geliştirmişlerdir.
Astronomi: Lidyalılar, astronomiye de ilgi duyuyorlardı ve yıldızları ve diğer gök cisimlerini incelemek için birçok farklı alet geliştirdiler.
Yakıt kullanımı: Lidyalılar, dünya tarihinde ilk defa yakıt olarak odun yerine kömür kullanmışlardır. Lidyalılar, bu sayede yakıt kullanımı konusunda da önemli bir ilerleme sağlamışlardır.
Metal işleme teknikleri: Lidyalılar, metal işleme teknikleri konusunda da önemli gelişmeler sağlamışlardır. Lidyalılar, özellikle altın, gümüş ve bronz gibi metalleri işleme konusunda uzmanlaşmışlardır. Lidyalılar, metal işleme teknikleri konusunda sağladıkları gelişmelerle dünya tarihinde önemli bir yere sahip olmuşlardır.
Lidya yazısı: Lidyalılar, kendi yazı dilini geliştirdiler. Lidya yazısı, antik Yunan alfabesinin öncüsü olarak kabul edilir ve birçok farklı yazı sisteminin oluşmasında etkili oldu.
Güneş saati: Lidyalılar, güneş saati gibi zaman ölçme araçlarına da önem vermişlerdir. Güneş saati, güneş ışınlarının hareketleriyle zamanı ölçen bir araçtır. Lidyalılar, güneş saati gibi araçların kullanımını yaygınlaştırmışlardır.
Su yolları: Lidyalılar, su yolları konusunda da önemli gelişmeler sağlamışlardır. Lidyalılar, su kanalları ve kemerler gibi mühendislik yapıları inşa ederek suyun taşınmasını sağlamışlardır. Lidyalıların bu çalışmaları, su yönetimi konusunda önemli bir ilerleme sağlamıştır.
Kral mezarları: Lidyalılar, kral mezarları konusunda da önemli eserler bırakmışlardır. Lidyalılar, özellikle Sardes kentinde yer alan kral mezarlarıyla ünlüdürler. Kral mezarları, Lidya sanatının en önemli örneklerinden biridir.
Mutfak kültürü: Lidyalılar, mutfak kültürü konusunda da ileri bir uygarlık olarak bilinmektedir. Lidyalılar, farklı yemekleri hazırlama konusunda uzmanlaşmış ve bu alanda birçok yenilik yapmışlardır. Lidya mutfağı, farklı kültürlerin etkisiyle zengin bir çeşitlilik gösterir.
Kral yolu: Lidyalılar, İran’dan Ege Denizi’ne kadar uzanan bir yolu inşa ettiler. Bu, birçok farklı kültür ve halk arasındaki ticareti kolaylaştırdı.
Şarap şişeleri: Lidyalılar, seramik şişeler gibi birçok farklı kap ve araç geliştirdiler. Bunlardan biri, özellikle şarap saklamak için tasarlanan şarap şişeleridir.
Oyunlar: Lidyalılar, birçok farklı spor ve oyun geliştirdiler. Örneğin, güreş, dövüş sanatları ve hatta at yarışı gibi popüler etkinliklerin bazıları, Lidyalıların icatlarıdır.
Sanat: Lidyalılar, heykel, seramik, süs eşyaları gibi farklı sanat formlarında da oldukça ustalardı.
Tiyatro: Lidyalılar, tiyatro sanatının ilk örneklerini veren uygarlıklardan biridir. Lidyalılar, tiyatro oyunlarına önem vermişler ve bu alanda birçok yenilik yapmışlardır. Lidya tiyatrosu, daha sonra Yunan tiyatrosunu etkilemiştir.
Cimnastik: Lidyalılar, spor konusunda da önemli gelişmeler sağlamışlardır. Lidyalılar, cimnastik gibi spor dallarına önem vermişler ve bu alanda da birçok yenilik yapmışlardır.
Lidyalılar tarihte birçok önemli icadı gerçekleştirmişlerdir. Ve bu uygarlık, tarihte önemli bir yer edinmiş ve insanlık tarihindeki gelişmelere büyük katkı sağlamıştır.
Lidyalıların parayı bulan ilk uygarlık olduğu iddiaları olmakla birlikte, para kullanımı daha eski medeniyetler olan Sümerlerde ve Mısır'da da vardır. Resmi makamlarca onaylanmış gümüş gibi değerli metallerin ve belirli ölçekteki arpa gibi tahılların kullanımı ilk parasal ögeler sayılabilir.
Ancak madeni paranın günümüzdeki anlamına yakın kullanımı Lidyalılara atfedilir. Herodot, Lidyalıların gümüş ve altınmadeni parayı ilk defa kullandığını yazar.Başka deyişle Lidyalılar zaten var olan para sisteminin aracı olarak altın ve gümüşü tercih eden ilk uygarlıktır.
Lidyalılar tarafından paraya "sikke" deniliyordu.Sikke eski uygarlıklardan kalmış bir para türüdür. Altın, gümüş, bakır, nikel, tunç ve alüminyum gibi metal alaşımların (elektron) karışımları ile üretilmiş olup, ilkel çağlarda ticarette kullanılan takas (değiş-tokuş) yöntemi yerine daha kullanışlı bir değişim aracı arayışlarının sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Tarihte ilk kez Lidyalıların bastığı madeni paralar alışverişte değiş-tokuş (takas) yöntemini ve değerli metal ve tahılın alışveriş aracı olarak kullanımını zamanla azaltmıştır.
Kendilerine ait tarihsel hesapların yolunda bugüne kadar bulunan malzeme kıttır; Lidyalılar hakkındaki bilgiler büyük ölçüde Antik Yunan yazarların etkilenmiş ancak karışık anlatımlarına dayanmaktadır.
Lidyalıların Homeric adı, Truva Savaşı sırasında Truvalıların müttefikleri arasında anılan Μαίονες idi. Bu ad "Maeonia" ve türetilmiş haliyle "Maeonyalılar" idi. Bronz Çağı terimleri bazen Lidya ve Lidyalılar için alternatif olarak kullanılsa da aralarına nüanslar da getirilmiştir. Lidyalıların böyle bir adla ilk tasdikine Yeni Assur kaynaklarında rastlanmaktadır.
Assurbanipal'in yıllıkları (MÖ 7. yy ortası) Luddi kralı Gu(g)gu'nun elçiliğinin Lidyalıların kralı Gyges ile özdeşleştirilmesine atıfta bulunur."Lidyalılar" teriminin Sardeis ve çevresi sakinleri için ancak Mermnad Hanedanı'nın yükselişiyle kullanılmaya başlanmış olması muhtemeldir.
HerodotosTarih adlı eserinde Lidyalıların "altın ve gümüş para birimini basan ve kullanan bildiğimiz ilk insanlar olduğunu" belirtir.Bu özellikle elektrumdaki para basmaya atıfta bulunurken, bazı nümismatistler madeni paranın başlı başına Lidya'da ortaya çıktığını düşünüyor. Ayrıca Croesus krallığı döneminde Lidyalılardan daha cesur ve militan başka bir Küçük Asya etnosunun olmadığını belirtir.
Lidya'nın son Kralı Karun'un portresi, Attika kırmızı figürlü amfora, boyanmış. yaklaşık olarak M.Ö. 500-490
İlk Çağ’da bugünkü Gediz ve Küçük Menderes Vadilerini kapsayan bölgeye Lidya denilmekteydi. Lidyalılar, Frigyalılann yıkılmasından sonra Kral Giges zamanında bağımsız bir devlet kurmuşlardır (MÖ 687).
Lidyalıların başkenti, dönemin en büyük ve zengin kentlerinden olan Salihli (Manisa) yakınlarındaki Sardes’tir (Sard). Lidyalılara MÖ 546’da Ege kıyılarına ulaşmak isteyen Persler son vermiştir.
Lidya Mimarisi
Lidya mimarisinden, tümülüsler ve içindeki mezar odalarından başka günümüze kalmış çok fazla bir eser yoktur. Kral Alyattes (Alyates), Gygeis (Giges) ve Ardys’e (Ardis) ait tümülüsler Anadolu’nun en görkemli gömü tepeleridir. Nitekim tümü- lüslerde mezar odalarının duvarları mükemmel bir mimari işçiliğe sahiptir.
Lidya tümülüs kesiti (temsili resim)
Lidya krallarının sarayından hiçbir kalıntı ele geçmemiştir. Lidya mimarisinde tapınaklar ve mezarlar ayrı bir öneme sahiptir. Lidya mezar odalarına diğer Anadolu uygarlıklarından farklı olarak bir giriş koridoru ve kapı eklenmiştir. Ölü, değerli eşyalar ve hediyeler mezar odasına gömüldükten sonra tümülüslerin üzerine ölen kişinin önemi ölçüsünde toprak yığılmaktadır.
Lidya tümülüslerinden çıkan kutsal tören kabı
Dökülen toprağın kenarlardan kaymaması için tepenin çevresi krepis adı verilen bir duvarla çevrilmiştir. Başkent Sardes çevresi güçlü surlarla çevrili, içinde saray ve resmî binalar ile altın arıtma atölyeleri, dükkânlar ve pazar yerleri bulunan antik bir şehirdir.
Antik Sard şehri ve KybeleTapınağı
Sardes’teki özenli taş işçiliği kullanılarak yapılan tapınaklara tek örnek Kybele Tapınağı’dır. Bu tapınak geniş salonu ve İyon üslubuyla, Yunan, Ege ve Doğu kültürlerinden izler taşımaktadır. Tapınak ve tümülüslerdeki bu ihtişama karşılık halkın yaşadığı evler oldukça sadedir. Lidya evleri taş temel üzerine kerpiç duvarlı, üzerleri sazlarla örtülmüş, tek veya iki odadan oluşan, dikdörtgen planlı konutlardır. Evlerin iç bölümleri halı ve kilimler ile kaplanmıştır.
Lidya Heykel ve Kabartma Sanatı
Sardes ve çevresinde yapılan kazılarda Lidyalıların heykel ve kabartma sanatı ile ilgili önemli buluntulara rastlanmamıştır. Sardes’te Kybele Tapınağı’nın sunağının üzerinde ana tanrıçayı ayakta dururken gösteren bir kabartma ile Manisa yakınlarındaki Spil Dağı’nın eteklerindeki kayalığa oyulmuş Ana Tanrıça’yı oturur durumda gösteren kabartma, Lidya heykel ve kabartma sanatının en önemli örnekleridir.
Kybele Kabartması, Spil Dağı, Manisa
Lidya Küçük El Sanatları
Lidya’dan sanatçı ve ustaların mimarlık için Pers ülkesine gitmesi, Lidyalı sanatçıların yaptığı ürünlerin Yunan saraylarında kullanılması, Lidya sanatının gelişmişliğinin göstergesidir. Lidyalılar Paktalos Çayı’ndan bol miktarda altın ve gümüş elde etmiştir. Bu nedenle Lidya sanatında anıtsal ölçüde heykellerin yerine altın, gümüş, fil dişi ve mermerden heykelcikler önemli bir yer tutar.
Altından yapılmış düğmeler, rozetler ve takılar ayrıca fil dişi oymacılığı, seramikler ve dokumacılık gibi el sanatı ürünleri Lidya sanatının diğer önemli eserleridir. Lidyalıların çanak çömleklerinin kap biçimleri ve bezemeleri, çizgisel ögelerle süslenmiş seramikleri kendilerine özgüdür.
El sanatlarının bu denli zenginliği onları diğer Anadolu uygarlıklarından ayıran önemli farklardan biridir. Karun Hazineleri olarak bilinen ve çoğunluğu Uşak Müzesinde sergilenen altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılmış çeşitli kap, takı, mühür, duvar freskleri ve mermer sfenksler Lidya sanatının en değerli parçalarıdır.
Batı Anadolu tümülüslerinde bulunan dönemin giysileri, saç modelleri, kullanılan araç gereçler ve cenaze törenleri hakkında bilgi veren duvar resimleri Lidya uygarlığının önemli eserleri içerisinde değerlendirilmektedir. Lidyalılar MÖ 7. yüzyılın ikinci yarısında “sikke” adı verilen madenî parayı icat etmişlerdir. Resimli sikkelerde yer alan aslan başı, pençesi ve karşılıklı iki aslan figürü sikkelere sanatsal bir değer katmaktadır.